İnce çizgilerimiz var. Hayat bazen bu ince çizgilerin üzerine kurulur bir köprü gibi. Sırat’a hazırlıktır, kim bilir?...Doğru ve yanlışlarımızın bedeli var. Acılarımız, sevinçlerimiz ve en önemlisi kayıp ve kazançlarımızda görecelilik var. Hayır bildiklerimizde şer, şer bildiklerimizde hayır…
Bedenimizden uzaklaşıp, tüm ruhumuzla kainata yöneltip düşüncelerimizi , zavallılığımızdan kurtulup bir an, sıyrılıp sıradanlıklardan meydan okumak gerek bazen yaşama. Masumiyet damarlarımızda, düşüncelerimiz yalan… İçten pazarlıklı bir muammanın hengamesinde kalın çizilmiş duvarlar..Çoğu, gölgelerden ibaret insanoğluna hazırlanmış tuzaklar…
Et ve kemikten ibaret değil yaşamın sırrı. Araya sıkıştırılmış maddenin parıltılı büyüsü… Can da kan da bahane… Hepsi gelip geçici…
İlahi kudretin sabrını çözmek mümkün değil elbette. Anlamaya çalışmaksa çok zor. Zıtlıklar üzerine kurulmuş bir evrende her şey birbirini tamamlar. Tüm zıtlıklara egemen güç, lütfettiği bu dengeden nasiplenmemiz için her türlü fırsatı hazırlar. İyi ve kötünün, yanlış ve doğrunun çatışması başlar… Sabır, doğrularımıza yoldaş… Çoğu, deneme/ yanılma yoluyla öğrendiğimiz ince çizgi.. Çoğu pişmanlıklarımızın neticesi… Öğretilerin içinde yuvarlanıp, gittikçe büyüyen bir kar topu gibi, bir gün bir yere çarpacağını bile bile, büyümeye devam eden bir aldatmaca…
Mutluluklar da hüzünler de hayatın bir parçası. Mücadelemiz , hedeflerimiz kişiliğimizin yansıması. İnce çizgileri oluşturan da bu. Sırat yanı başımızda … Sırata hazırlık yaşamın ayrıntılarında gizli… Doğru ve yanlışlarımızsa güçlenmemiz için bir sınav aslında.
Yapalım seçimimizi; ya bu hengamenin içinde yok olup gideceğiz, ya da var olmanın inanılmaz safiyetini; beden dağını eritip, kainata yayacağız. Düşünelim bir kez daha: Ne çok ince çizgimiz var….
Son Güncelleme: Çarşamba, 02 Nisan 2014 17:29
Yorumlar
Selam ve saygılar...
RSS beslemesi, bu iletideki yorumlar için