Sevgili kızım GÖKÇEN.
Senden ayrılalı tam altı yıl oldu. Altı yıldan beri hasretin bir kor gibi yüreğimizde. Tam altı yıl önce bugün, akşam saatlerinde bir haber geldi “ Gökçen kaza geçirdi, hastaneye kaldırdılar” diye. O an içim bir tuhaf oldu anlatamam ki… Sözlerim, içimde duyduğum O kötü hissi anlatmaya yetmez. Allah’a yalvararak hastaneye yetiştim. Telaşla sordum “ elektirik çarpmasından gelen çocuk nasıl “dedim. Geçmiş olsun kurtuldu dediler. İçim sevinçle doldu “ şükür Allah’ım” dedim. Bana bir odayı gösterdiler. İçeri girdim, odada başka bir genç var. Anladım ki senin yanında elektiriğe kapılan başka bir insan. Haber aldım, çocuk hastanesindeymişsin. Gittim… Ahhh… O an ölseydim de gitmez olsaydım. Annen bahçede perişan. Senin için yoğun bakımda dediler. Yoğun bakıma bile şükrettim. Annenle kapının önünde bekledik. Doktor geldi, sordum “ kızım nasıl doktor ? duvardan ses var, doktordan ses yok.” Tekrar tekrar sordum. “ Kızım nasıl doktor ? “ Çabalıyoruz… dedi. Umutla bekledik, bekledik, bekledik. Bilemedik ki sen çoktan melek olmuşsun. Ne doktor söyleyebiliyor, ne hemşire. Söylemek kolay mı be kızım. Anaya babaya evladın öldü demek kolay mı?
Doktor geldi gözleri nemli “ Hasan ağabey elimizden geleni yaptık” diyebildi. Şaşırdım, anlamadım, anlayamazdım ki. İçeri aldılar beni, yatakta, olanca masumiyetin ve güzelliğinle uyuyordun kızım. Öptüm seni, nefes alışını duydum. “Doktor kızım nefes alıyor duydum” dedim. Kimsede ses yok. Tekrar “Doktor, nefes alıyor kızım yaşıyor” dedim. Başları önde hiç kimse konuşmuyor. Yıkıldım… Seni kurtaramadım kızım. Seni koruyamadım kızım. Affet beni…
Hasan Fuat Göçer
Son Güncelleme: Salı, 26 Haziran 2012 21:45